Bu yazıda sizlerle yaklaşık 3.5 aydır, Meksika Körfezi’nde BP’nin petrol kuyularından sızan petrolle ilgili,
halkla ilişkiler ve kriz yönetimi açısından doğrular ve yanlışlar üzerine bir yazı yazmak istedim.
Konu ile ilgili yazımı yazmadan önce hafızamı da tazelemek adına ntvmsnbc.com arşivde konu ile ilgili haberleri tarattım ve tamamına yakınını tekrar okudum.
Şimdi bu değerlendirmelerle beraber “Kriz Nasıl Yönetilemez” temalı yazımı sizlerin istifadesine sunuyorum.
Öncelikle olayı kısaca hatırlayalım.
20 Nisan’da BP’nin Meksika Körfezi’nde sondaj yapan petrol platformunda bir patlama gerçekleşiyor. Patlamada 11 işçi hayatını kaybediyor ve iki gün sonra da platform batıyor. Platformun batması ile birlikte Meksika Körfezi’ne petrol karışıyor. Farklı sayılar telaffuz edilmesine rağmen yaklaşık günlük 35 bin varil ( bu rakam ntvmsnbc.com dan alınmıştır ) petrol denize karışarak bir felakete ve çevre katliamına sebep olmuştur.
Çok kısaca olay bu şekilde. Burada satırlara yazmak kolay ancak aslında bu olayın çevreye olan etkileri çok büyük. Bu da olayın ayrı bir boyutu.
Kriz Döneminde Yapılan Açıklamalara Dikkat Etmeli
BP krizle birlikte ilk açıklamalarında CEOTony Howard tarafından bir açıklama geldi ve bizlere sızıntıyı durdurmak için en az 20 güne ihtiyaç duyulacağı söylendi.
Bu açıklamadan önce de ABD Başkanı Obama sorunun çözülmesi için BP’ye 48 saat süre vermişti.
Böyle durumlarda temel kural : Kriz dönemlerinde hızlı davranmak gerektiğidir.
Buna kimsenin itirazı yok. Ancak elde sağlıklı veriler olmadan bağlayıcı açıklama yapmak da tehlikeli.
BP yöneticisi sızıntıyı durdurmak için 10 güne ihtiyacı olduğunu söyledi çünkü bunun kısa vadede tepkileri azaltacağını düşündüler.
Ancak sorunun gerçek bpyutları bundan çok daha büyüktü çünkü sorun tüm çabalara rağmen 100 gün ( söylenen sürenin 19 katı ) geçtiği halde istenen sonuçlara ulaşılamadı.
Buradan çıkacak ders; demek ki elde sağlam veri yoksa, bağlayıcı açıklama yapmak yerine, biraz zamana bırakmak ya da sağlıklı veriler elde edilene kadar bu tür açıklamalar yapmamak.
Sorumluluğu Üstlenme Erdemi
BP sorunun başlangıcı ile beraber sorumluluğu tamamen üstlenmedi.
Bir diğer sorun da bu. Gerek kamuoyu gerekse yetkililer kriz dönemlerinde şirketlerin sorumluluğu tamamen üstlenmesini ve gereklerini yapmalarını bekler.
Ancak BP bu sorumluluğu aldığını yeterince ifade edemedi. Daha doğrusu bu sorumluluğu almak istemedi.
Kriz Maliyetinin Sürekli Söylenmesi Doğru Mu ?
BP sürekli kriz boyunca, yaşanan bu olayın BP’ye maliyetlerinden bahsediyordu. Maliyetler şu kadar milyon dolar oldu, daha da artan rakamlarla birlikte BP’ye maliyeti 3 milyar doları buldu gibi rakamlar sürekli kamuoyu ile paylaşıldı.
Bu kriz sürecinde BP şirkete doğan maliyetlerden bence kamuoyuna bu şekilde bahsetmemeliydi.
BP’ye kimse durup dururken bu cezaları veya maliyetleri çıkarmadı.
Ki BP bu maliyetleri karşılayınca doğada meydana getirdiği hasar telafi olmayacak.
Çevre örgütleri ve yetkililer sızıntının tesirinin seneler içinde ortadan kaldırılabileceğini söylüyorlar.
BP bu maliyetleri sürekli dile getirmek yerinde, ” hayatını kaybeden kişilerden ötürü, doğaya verdikleri hasardan ötürü duydukları üzüntüyü ifade etseler. Maliyetleri ne olursa olsun BP olarak bunu üstlenmeye hazır olduklarını” söyleseler daha iyi olurdu.
Suçlu Kim Tartışması
Kriz dönemlerinde yaşanan bir diğer önemli sorun da krizin müsebbibi yani krizin sorumlusunun kim olduğu sorusudur.
Kamuoyu kriz durumlarında suçluların veya krize sebep olduğu düşünülen kişilerin bulunmasını ve cezalandırılmasını isterler.
Peki bu olayda ne oldu ? BP yöneticileri bazı açıklamalarında platformu yöneten ” Transocean” adlı firmayı sorumlu tuttular ve böyle bir durumda onların sorumlu olduğunu belirttiler.
Bu da kamuoyunun kriz anında en son duymak istediği sözlerden.
Düşünün bir ambulansta yaralı yakınınız var. Ambulans şöförü ve hastane yetkilileri birbirlerini suçlayarak